Kısa Hayat Hikâyesi ve Eserleri
Coleman, adı Chicago Üniversitesi’yle birlikte anılan, çok saygın bir Amerikalı sosyolog, üretken bir yazar ve çeşitli monograflar ile bilimsel tebliğlerin ortak yazarıdır. 1991-1992 yıllarında Amerikan Sosyoloji Derneği’nin başkanlığını da yapmıştır. Coleman, bilhassa Amerika’da, kendi kuşağının sosyologları arasında sıra dışı bir isimdi; ampirik araştırmalar yapmada ve formel kuramlar oluşturmada aynı derecede başarılıydı. İlgi alanları gerçekten çok çeşitliydi. Nitekim onun çalışmalarında yer alan başlıca temalar arasında şunları sayabiliriz:
eğitimin toplumsal düzeydeki örgütlenmesi, “ergenlik ve gençlik (The Adolescent Society, 1961; Youth: Transition to Adulthood, 1973; Becoming Adult in a Changing Society, 1985); eğitimde ailelerin, cemaatlerin ve dinsel kurumların rolü ile “sosyal sermaye fikri (Equality of Educational Opportunity -bunun diğer bir adı “Coleman Raporu’dur, 1966; High School Achievement, 1982; Public and Private High Schools, 1987); toplumsal bir kuramda yer alan simülasyon oyunları, kolektif karar alma ve “kolektif eylem (bu konuda bir sürü etkili makale kaleme almıştır); “matematik sosyolojisi, özellikle tahmini süreçler, maksatlı eylem modelleri ve piyasa modelleri (Introduction to Mathematical Sociology, 1964; The Mathematics of Collective Action, 1973); akılcı eylem kuramları (Foundations of Social Theory, 1990).Coleman bunlara ek olarak, siyaset sosyolojisinin klasik metinlerinden olan Union Democracynin (1956) yazarlarından birisiydi, sosyal bilimlerde “politika araştırmasına bağlı uygulamalı sosyolojinin temsilcilerindendi ve çeşitli monograflar kaleme almıştı (Community Conflict, 1957; Medical Innovation, 1966). Coleman bu monograflarda, kendi çalışmalarında sürekli işlediği temalardan ziyade, “bir seferlik etkinlikler” üzerinde duruyordu. Coleman’ın sosyoloji disiplinine çok sayıda ve değişik katkıları vardır. Yalnız en yeni kuramsal çalışmaları hâlâ tam etkisini gösterebilmiş değildir (Ritzer, 2012: 306-07)Temel Sosyolojik Yaklaşımı
Rasyonel seçim kuramının çağdaş sosyoloji içinde “sıcak” kuramladan biri haline gelmesi büyük ölçüde bir insanın, James S. Coleman’ın çabalarıyla olmuştur. Coleman, 1989’da rasyonel seçim bakış açısından çalışmaların yayılmasını amaçlayan bir dergi olan Rationality and Society’yi kurdu. Ayrıca, bu bakış açısına dayalı olarak, son derece etkili bir kitap olan Toplum Kuramının Temelleri’ni (Foundations of Social Theory) yayımladı. Son olarak Coleman 1992’de Amerikan Sosyoloji Derneği’nin başkanı oldu ve başkan olduğu toplantıda, rasyonel seçim kuramına arka çıktı. O, sosyolojinin toplumsal sistemler üzerinde odaklanması gerektiğini ancak bu tür makro fenomenlerin onların doğalarında bulunan etmenler tarafından, açıklanması gerektiğini ileri sürer, bu etmenler prototipsel olarak bireylerdir. Coleman’ın rasyonel seçim yönelimi, onun, “kişiler amaçlı olarak bir hedefe yönelik eyleme geçerler, bu hedef (ve böylelikle eylem) değerler ve tercihler tarafından biçimlendirilir” şeklindeki temel fikri içinde açıktır. Onun kuramında iki temel öge vardır: eyleyenler ve kaynaklar. Kaynaklar, üzerinde eyleyenlerin denetimlerinin olduğu ve içinde bazı çıkarlarının olduğu şeylerdir. Eyleyenler, ona göre, yararı en üst düzeye çıkaracak eylemleri veya ihtiyaçlarını ve isteklerini tatmin etmeyi seçerler (Ritzer, 2012: 304).
Temel Varsayımlar
Coleman’ın makro fenomenleri ele alan yaklaşımının bir örneği, kolektif davranış konusuyla ilgilidir. O, kolektif davranışı ele alır çünkü bunun, çoğu kez düzensiz ve istikrarsız özelliğinin, rasyonel seçim bakış açısından çözümlenmesinin zor olduğu düşünülür. Ancak Coleman’ın görüşü, rasyonel seçim kuramının, sadece düzenli ve istikrarlı fenomenleri değil makro fenomenlerin tüm tiplerini açıklayabileceğidir. Rasyonel eyeleyenden “kolektif davrnaış denen vahşi ve çalkantılı sistemsel işleyişe” geçiş, bir alışverişin parçası olarak değil tek taraflı olarak gerçekleştirilen… bir eyleyenin eylemleri üzerindeki denetimin başka bir eyleyene basit (ve rasyonel) bir transferini kapsar” (Coleman 1990: 198’den akt. Ritzer, 2012: 309).
İnsanlar niçin tek taraflı olarak kendi eylemleri üzerindeki denetimi başkalarına aktarırlar? Rasyonel seçim bakış açısından cevap, onların bunu kendi yararlarını en üst düzeye çıkarma çabası içinde yaptıklarıdır. Normalde bireyin yararını en üst düzeye çıkarması, birkaç eyleyen arasındaki denetimin dengelenmesini kapsar ve bu, toplum içindeki dengeyi üretir. Bununla birlikte, kolektif davranış örneğinde, denetimin tek taraflı transferinin olması nedeniyle bireyin yararlarını en üst düzeye çıkarması zorunlu olarak sistem dengesine yol açmaz. Kolektif davranışın böyle olmaktansa dengesizlik özelliği bulunur (Ritzer, 2012: 309).
Coleman rasyonel tercih sosyolojisinde kurucu bir isim ve sosyal sermaye kavramının popüler figürü olduğundan daha önce eğitim sosyolojisi alanında, özellikle eğitim politikaların ve toplumsal faktörlerin etkisi konusunda önemli bir isimdir. Özellikle 1964 yılında Amerikan Parlamentosu için hazırladığı ve Coleman Raporu olarak bilinen “Eğitimde Fırsat Eşitliği” çalışması 1995 yılına değin SSCI’de sürekli en fazla atıf yapılan 20 çalışma arasında yer almıştır. Eğitimde Fırsat Eşitliği’nde okullarda eğitim koşullarının iyileştirilmesi konusunda, veli motivasyonlarının ve odaklanmasının etkisini göstermeye çalışarak kolektif fayda ile bireysel faydanın uyuşmasının önemini göstermiştir. Zira raporun ana fikirlerinden birisinin eğitim koşulları kadar, ebeveynlerin ilgi düzeyinin etkisini göz ardı edilemeyeceği olmuştur. Ancak eğitime katılma yönünden değerlendirildiğinde Coleman’ın rasyonel tercih teorisinin varsayımlarını güçlü ve açık biçimde kullandığı kavram “sosyal sermaye” olmuştur. Coleman tarafından sosyal sermaye her ne kadar eğitim sosyolojisi için düşünülmüş bir kavram olmasa da, özellikle eğitime katılım ve eğitim başarısı yönünden kullandığı sosyolojik argümanın desteğiyle bu alanlarda yaygın bir etki bırakmıştır. Ailenin yapacağı etkiler, sadece finansal kaynakların eğitime yönlendirilmesini içermez; daha doğrusu finansal kaynakların etkin bir beşeri sermaye sonucu verebilmesi için sosyal sermayenin ifade ettiği ilişkiler ile desteklenmesi şarttır. Söz konusu desteklerin yaratılmasında ebeveynlerin sosyal kontrol rolü önemlidir. Ancak sosyal kontrol sadece ebeveyn – çocuk ilişkilerinden kurulmaz, bu kuşaklararası etkinin ayrıca sosyal çevreyle desteklenmesi şarttır. Sosyal çevrede çocukların sosyal kontrolü genellikle okul yönetimleri ve akran grupları tarafından belirlenir. Bu açıdan sosyal kapalılık kuşaklararası ilişkiye ek olarak okul yönetimleri ve akran grupları adına aynı gruptaki arkadaşların aileleri arasında kurulan ilişkileri kapsamaktadır. “Eğitimde Fırsat Eşitliği” çalışmasından itibaren Coleman, farklı okul türleri arasında Katolik okullarının daha başarılı olduğunu görmüştür. Ancak özellikle 1980’lerin ortasında yaptığı iki çalışmada bu okulların sadece materyal koşullar bakımından değil aynı zamanda gelişkin sosyal kontrol imkânları ve ebeveyn ilgisi yönüyle de farkın yaratıldığını ileri sürmektedir. Bir diğer örnek ABD’deki Güneydoğu Asyalı ailelere ilişkindir. Karşılaştırmalı olarak ele alındığında diğer göçmen gruplarından daha avantajlı koşullara sahip olmamasına karşın, Güneydoğu Asya kökenliler arasında eğitim başarısı belirgindir. . Coleman bu aileler arasında özellikle ebeveynlerin eğitime sürecinde gösterdikleri desteklerin, Güneydoğu Asyalı ailelerin asıl farkının olduğuna inanmaktadır.
Kaynaklar
Ritzer, G. (2012). Modern Sosyoloji Kuramları. (Çev. Himmet Hülür). Ankara: De Ki Basım Yayın. (Eserin orijinali 2000’de yayımlandı)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder