Kısa Yaşam Öyküsü ve Eserleri
Robert King Merton (1910 - 2003) Avrupalı göçmen bir ailenin çocuğu olup ABD Philadelphia’da doğmuştur. Yahudi olan ailesi ekonomik bakımdan yoksuldur. Temple Üniversitesinde sosyoloji eğitimi aldı. Yüksek lisans eğitimini ise Harvard Üniversitesinde Talcott Parsons ve Pitrim A. Sorokin gibi sosyal bilimlerin önde gelenlerinden aldı. Merton’ın adı özellikle Parsons ile birlikte anılmaktadır. Bir sosyolog olarak Merton teori ile deneysel araştırmayı birleştirmeye çalışmıştır. (Slattery, 2012). Eserleri şunlardır:
· Onyedinci Yüzyıl İngilteresinde Bilim, Teknoloji ve Toplum (1938)
· Sosyal Teori ve Toplumsal Yapı (1949)
· Bürokrasi: Okuma Metinleri (1952)
· Bilim Sosyolojisi (1973)
· Çağdaş Sosyal Problemler (4. Baskı, 1976)
Merton, Parsons’ın teorik ve büyük ölçekli sistem yaklaşımında boşlukları görmüş biridir. Adı Parsons’la birlikte anılmakla birlikte Merton, Parsons’ın kuramının boşluklarını görerek yapısal-işlevselcilikteki boşlukları doldurmuştur. Şüphesiz Merton’ın kendisi bir işlevselcidir. Hatta kendi ifadesiyle “…en fazla şeyi iki sosyologdan öğrendim: bana ancak arkalarında bıraktıkları güçlü eserler aracılığıyla öğreten, hepsinin üzerindeki Emile Durkheim…” (Ritzer, 2012) demektedir. Merton işlevselci çözümlemeye getirdiği yeni kavramlar ile açıklanamayan birtakım noktaları açıklığa kavuşturmuştur.
Temel Sosyolojik Yaklaşımı ve Toplum Görüşü
Talcott Parsons’ın öğrencisi olan Merton, işlevselci anlayışın gelişmesinde özellikle Parsons’ın kuramındaki eksiklikleri görmüş ve bu eksiklikleri gidermek adına farklı kavramlar ortaya koymuştur. Merton’ın kendisi de işlevselciliğin birtakım kurallarını kabul eder. O da diğer işlevselciler gibi, toplumsal norm ve kuralların toplumsal dengenin sağlanmasında üstlendiği rolü dile getirerek bireyin davranış ve yaşayışında bu kurallar ve normların belirleyici olduğunu belirtir. Aynı zamanda toplumsal yapıların mevcudiyeti ve bu yapıların bireye yüklediği roller ve bu rollerin yerine getirilmesi ile toplumsal düzenin sağlandığını kabul eder. Bu gibi kabuller, işlevselcilerin temel kabullerindendir ve Merton tarafından da vurgulanmaktadır. Ancak Merton, birtakım işlevselci ön kabullere de karşı çıkmaktadır: “işlevsel bütünlük”, “evrensel işlevselcilik” ve “işlevsel zorunluluk”. Bu kavramları aşağıda ayrıntılarıyla açıklayacağız. Ayrıca Merton’ın açık işlev, gizli işlev, bozuk işlev ve işlevsel seçenek kavramları yapısal işlevselciliğin eksik kalan yönlerinin tamamlanmasında ve eleştirilen noktalarının açıklığa kavuşturulmasında büyük öneme sahiptir. Parsons’ın hiçbir eksik bırakmadan toplumun her yapısını ve işleyişini açıklamaya çalışan geniş kuramının aksine Merton, orta ölçekli kuram fikrini ortaya atmıştır. Esasen Merton, Parsons’ın öğrencisi olmanın sağladığı avantaj ile onun kuramının boşluklarını görerek, ortaya attığı kavram ve sorularla yapısal işlevselciliğin eksikliklerini giderme konusunda büyük katkı sağlamıştır. Tüm bunların yanı sıra Merton, “bilim sosyolojisi” kavramıyla bilimsel topluluk üyelerinin uymakta olduğu etik ilke ve kurallar ile paylaştıkları değerleri de incelemiştir.
Temel Varsayımlar (Öne Çıkan Kavramlar)
Bir işlevelselci olmasına rağmen Merton, işleveselcilikte var olan birtakım ön kabullere karşı çıkmış ve geliştirdiği kavramlar ile yapısal işlevselcilikte bulunan belirsizlikleri ve işleveselciliğin açıklanamayan bazı yönlerini aydınlığa kavuşturmuştur.
Merton’ın işlevesel çözümlemede karşı çıktığı ilk ön kabul işlevsel bütünlüktür. İşlevsel bütünlükten kasıt toplumsal ve kültürel inançların toplumun üyesi olan bireyler bakımından işlevsel olduğu kadar bir bütün olarak toplum içinde işlevsel olduğudur. Buna göre toplumu meydan getiren birçok parça daha üst bir konumda bütünleşme halinde olma zorunluluğuna sahiptir. Bu düşünce, ilkel ve basit toplumlar için geçerli olabilecekken karmaşık toplumlar için geçerli olamayabilecektir. Merton’ın karşı çıktığı diğer bir ön kabul ise tüm toplumsal yapıların pozitif işlevlere sahip olduğunun ifadesi olan evrensel işlevselciliktir. Ancak Merton bu varsayımın pek gerçekçi olmadığını belirterek, bazı yapı, gelenek, inanç veya kültürel ögelerin pozitif işleve sahip olmadığını ifade etmiştir. Bazı durumlarda bir toplumsal olgu bir grup için işlevsel olabilirken başka bir grup için olmamaktadır (Ritzer, 2012). Esasen evrensel işlevselcilik, işlevsel bütünlükle bağlantılıdır. Örneğin din, toplumsal bütünlüğün sağlanmasında sosyologlar açısından önemli bir unsur olarak kabul edilse bile farklı mezheplere sahip (Katolik-Protestanlık gibi) bireylerin çatışma ve kavga halinde olması bir toplumsal yapı olarak dinin her zaman bütünleştirici özelliğe dolayısıyla pozitif işleve sahip olmadığını göstermektedir.
Bu bağlamda, Merton’ın bozuk işlev kavramı ön plana çıkmaktadır. Bozuk işlev, bir toplumsal olgunun başka bir toplumsal olgu için negatif sonuçlara sahip olabileceği, başka bir deyişle toplumsal yapıların kendi dışlarındaki diğer toplumsal kurumların hayatta kalmalarına katkıda bulunabildiği gibi onlar üzerinde negatif etkilere de sahip olabilmesidir (Ritzer, 2012).
Merton, Parsons’dan farklı olarak toplumun bütünlüğünde görev alan yapı ve kurumların tamamının sağlıklı bir şekilde işleyerek, beklenen işlev ne ise onu yerine getirdiği fikrine karşı çıkmaktadır. Yapısal işlevselci anlayışa göre istisnasız her toplumsal yapı toplumun bütünlüğü adına hangi gerekliliği yerine getirmesi gerekiyorsa onu gerçekleştirmektedir. Bu bakımdan, toplumsal yapılar toplumu bir bütün olarak düşündüğümüzde sistem için pozitif işlevlidir. Başka bir anlatımla, bütünlüğün ve uyumun sağlanması için toplumsal yapıların yerine getirdiği işlevler pozitiftir. Merton bu fikrin gerçekçi olmadığını belirterek, birtakım toplumsal yapıların bütünlük yerine çözülmeyle sonuçlanabilecek işlevlere sahip olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca pozitif işlev meselesi, ele alınan grup veya toplumsal sistem için değişebilmektedir. Herhangi bir toplumsal kurum bir grupta pozitif sonuca sahipken, diğer bir grupta olumsuz dolayısıyla toplumsal uyum ve dengenin bozulmasına neden olabilecek sonuçlara sahip olabilmektedir. Merton, bu gibi durumları “bozuk işlev” olarak adlandırarak yapısal işlevsilciliğin eksik bir noktasına işaret etmektedir.
Merton’ın işlevselci çözümlemede karşı çıktığı son ön kabul işlevsel zorunluluktur. İşlevsel zorunluluk, evrensel işlevselcilikle bağlantılı olacak şekilde toplumun kalıplaşmış tüm unsurlarının pozitif işlevlere sahip olmasının yanında onların toplumsal bütünlük bakımından vazgeçilmez parçalar olduğunun ifadesidir. Bu nedenle mevcut toplum düzeninde işlevleri yerine getiren parçaların yaptıkları işi onlardan daha iyi yapacak toplumsal yapılar bulunmamaktadır (Ritzer, 2012). Burada, işlevlerin sadece belli toplumsal yapılarca yerine getirilebileceği, toplumsal yapının bu nedenle dokunulmaz olduğu görüşü ifade bulmaktadır. Merton, mevcut toplum düzeninde görev alan yapıların işlevlerini aynı şekilde gerçekleştirebilecek alternatifler olabileceğini belirterek bu ön kabule karşı çıkmaktadır (Wallace ve Wolf, 2013). Ayrıca toplumsal yapının mı yoksa işlevin mi zorunlu olduğu açık değildir (Poloma, 2012). Dolayısıyla Merton’ın varmak istediği nokta, birtakım toplumsal yapılar olmadan toplumun varlığını sürdüremeyeceği iddiasının aksine alternatif seçeneklerin var olduğudur. Burada karşımıza işlevsel seçenekler kavramı çıkmaktadır. İşlevsel seçenek, işlevsel bir ögenin yerine başka bir ögenin geçerek toplumsal gereksinimi sağlanmasıdır (Poloma, 2012). Örneğin, toplumun devamı için ölen insanlar yerine, yeni nesillerin yetişmesi gerekmektedir. Aile tarafından yerine getirilen bu işlev, bazı kadınların herhangi bir evliliğe sahip olmadan çocuk bakması, kendi çocuğu olmayanlara annelik yapması gibi durumlarla yerine getirilebilir. Kaldı ki aileler çocuk yetiştirme konusunda önceki yıllarda olduğu kadar geleneksel olmayıp, çocuksuz yaşamayı tercih edebilmektedir.
Merton’ın toplumsal yapıların yerine getirdikleri işlevlerin sadece onlar tarafından gerçekleştirilebileceği bu nedenle onlara dokunulmaması gerektiği fikrine karşı çıkarak işlevsel seçeneklerin olduğunu belirtmesi işlevselciliğin muhafazakar olma imajını yıkmanın yanında işlevselciliğin statükocu eleştirisine de cevap olmaktadır.
Merton, işlevselciliğin yukarıda bahsedilen üç ön kabulüne karşı çıkarak toplumsal bütünlüğün sürekli var olmadığını, uyumun daima sağlanmadığını, toplumu oluşturan yapıların tüm işlevlerinin pozitif olmadığını ve son olarak işlevleri yerine getiren mevcut toplumsal yapıların vazgeçilmez değil, aynı görevi üstlenecek, aynı işlevi yerine getirebilecek alternatif işlevlerin olduğunu bize göstermektedir. Bozuk işlev kavramı ile bütünü oluşturan her parçanın bütünsellikte sürekliliğin sağlanması bakımından daima pozitif sonuçlarsa sahip olmadığını, ele alınan toplumsal sisteme göre negatif sonuçlara bu nedenle uyumu artırmanın aksine çözülmeye neden olabileceğini vurgulamaktadır.
Merton, işlevselci çözümlemeyi daha anlaşılır bir hale getirirken açık (görünür) işlev ve gizli (saklı) işlev kavramlarını kullanmaktadır. Açık işlev, amaçlanmış, beklenen ve görünen işlevler olup, gizli işlev ise beklenmeyen, niyet edilmeyen ve amaçlanmayan işlevlerdir. Özellikle Parsons’ın çözümlemesi açık işlevlere dayanmakta iken, Merton gizli işlevlerin de olabileceğini vurgulamakta ve örnek olarak da Veblen’in “gösterişçi tüketim” kavramını göstermektedir. Buradaki tüketim, insan ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde gizli işlev olarak bireyin sosyal statüsünün ne olduğunun belirlenmesinde etkili bir faktördür (Wallace ve Wolf, 2013). Esasen tüketim, insan yaşamının devam ettirilmesi yanında toplum hayatının devamı için de gereklidir. Veblen’in dile getirdiği nokta, tüketimin insanın hayatta kalma ihtiyaçlarını karşılama amacının ötesine geçerek bireysel tatmin ve toplumsal statü arayışı olarak kullanılmasıdır (Kızılkaya, 2001). Dolayısıyla tüketimin, bireyin beslenme, barınma ve giyinme gibi temel gereksinimleri karşılamasına dair açık işlevinin yanında, onun sosyal statüsünü belirlemek, güçlendirmek gibi gizli bir işlevi de sahiptir.
Günümüze bakan yönüyle gizli işleve bir örnek olarak;
Uzaktan öğretim sisteminin açık işlevlerinden bazıları örgün eğitim sisteminin dışında kalan bireylere eğitim sağlamak ve meslek kazandırmaktır. Ama bu sistemi incelediğimizde uzaktan eğitim sisteminin e-öğrenme özellikleri sayesinde öğrencilerin bilgisayar ve internet becerilerini arttırdığını görebiliriz. Öğrenciler uzaktan eğitimin bu işlevinin farkında olmayabilirler. Bu işlev niyet edilmiş, kasıtlı bir işlev değildir. Bu durumda öğrencilerin bilgisayar ve internet becerilerini artırmanın, uzaktan öğretim sisteminin gizil işlevi olduğunu söyleyebiliriz.[1]
Yukarıdaki örnekler gizli işlevlerin olumlu olanlarına değinilmiştir. Ancak gizli işlevler pozitif sonuçlara sahip olabileceği gibi, olumsuz veya etkisiz (işlevsiz) de olabilirler.
Merton’ın kuramında görülen anomi kavramı ise, toplumsal norm ve kültürün bireyleri zorladığı amaçlar için bireyin kullanabileceği meşru araç ve yolların uyuşmaması, bireyden beklenilen amaçlar ile eldeki imkanların bu amaca ulaşmada ayrı düşmesi durumudur. Örneğin ABD’de, maddi başarının elde edilmesi Amerikan toplumunun kültürel olarak bireyden beklentisidir. Bu toplumda kültür, maddi anlamda başarının elde edilmesine önem vermektedir. Ancak kişi sosyal ve ekonomik olanaklardan mahrum kalmış, bu nedenle eğitim hayatını yeterince maddi gelir elde edecek şekilde tamamlayamamış veya bazı fırsatlara sahip olamamışsa bu beklentiyi gerçekleştiremeyecektir. Tam bu durumda sapma davranışı meydana gelmekte, kişi meşru olmayan ve hatta bazen suç sayılan yollara başvurabilmektedir (Ritzer, 2012).
Kültürün ve toplumsal normların bireye gösterdiği, bireyden beklediği ve bireyin de kendisini ulaşmak zorunda hissettiği amaçlara mevcut toplumsal yapılardaki araçlarla ulaşılamaması durumunda ortaya çıkan anomi, sapma davranışa neden olabilmektedir. Bu, beklentilerin toplumsal kurumun bireye sunduğu olanaklarla karşılanamaması halidir. Sapma davranışı, istenilen bir sonuç olmadığından meşru araçlar ile kültürün bireye yüklediği amaçlara ulaşma yolları uyuşamadığında bozuk işlev meydana gelmiş olacaktır. Burada birey, toplumsal kurumların kendine sunduğu araç ve olanaklarla üyesi olduğu toplumun kendisine yüklediği amaçlara ulaşamamakta, bu nedenle meşru yol ve yöntemlerden ayrılarak sapma davranışı sergilemektedir.
Metodoloji
Merton, Parsons’dan farklı olarak her şeyi kapsayan büyük bir kuram yerine orta büyüklükte kuram geliştirmenin sosyolojik olarak daha gerekli ve faydalı olduğu kanaatindedir. Bu kuramlar, sınırlı birtakım kabullere sahip, bunlardan çıkarılan varsayımların deneysel olarak test edilebileceği kuramlardır. Her şeyi kapsayan soyut ve büyük bir kuram zamanın boşa harcanmasına neden olacaktır (Wallace ve Wolf, 2013).
İşlevselcilerin genel olarak tüm toplumu çözümlemeye yönelik kuramlarının aksine Merton, belli bir grup, kurum veya örgüt için çözümlemenin gerekli olduğuna işaret etmektedir. Dolayısıyla çözümlemenin yapılacağı sistemin niteliği yani grup büyüklüğü, kapasitesi, örgütsel hacmi vb. sosyolog tarafından düşünülmesi gereken bir husustur. Çünkü ancak sınırları çizilmiş bir çözümlemenin deneysel olması sağlanabilir.
Kaynaklar
Poloma, M. M. (2012). Çağdaş Sosyoloji Kuramları. (Çev. Hayriye Erbaş). (Beşinci Baskı). Ankara: PalmeYayıncılık. (Eserin orijinali 1982’de yayımlandı), 49-71
Wallace, R. A. ve Wolf, A. (2013). Çağdaş Sosyoloji Kuramları: Klasik Geleneğin Genişletilmesi. (Çev. Leyle Elburuz, M. Rami Ayas). (Beşinci Baskı). Ankara: Doğubatı Yayınları,
Ritzer, G. (2012). Modern Sosyoloji Kuramları. (Çev. Himmet Hülür). Ankara: De Ki Basım Yayın. (Eserin orijinali 2000’de yayımlandı), 113, 116-17
Slattery, M. (2012). Sosyolojide Temel Fikirler. (Çev. Özlem Balkız, Gülhan Demiriz, Hacer Harlak, Cevdet Özdemir, Şebnem Özkan). (Beşinci Baskı). Ankara: Sentez Yayıncılık. (Eserin orijinali 1991’de yayımlandı), 161-62
Kızılkaya, E. İ. (2001). Thorsten B. Veblen'in İktisat Düşüncesi: Kapitalizmin Ruhuna Farklı Bir Bakış, Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 53
http://eogrenme.anadolu.edu.tr/eKitap/SOS202U.pdf - (Modern Sosyoloji Tarihi, 2011)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder