27 Eylül 2013 Cuma

Köprüler Gelip Geçmeye - A. İsvan

Cumhuriyetin ilanıyla beraber siyasal, toplumsal, kültürel ve ekonomik alanda birçok yenilik ve gelişme çok kısa bir zaman diliminde gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Yeni Türkiye her alanda modernleşme ve batının tekniği ile aynı seviyeye gelme gayreti içinde olmuştur. Bu açıdan, tarımın o dönem itibariyle toplumun büyük kesiminin geçim kaynağı olduğu düşünülürse tarımsal faaliyetlerin iyileştirilmesinin önemi daha iyi kavranacaktır. Ancak savaştan çıkmış, ekonomik olarak istikrarı sağlayamamış, düşünce ve yaşayış bakımından yönetici ve halk arasında derin boşluklar olan bir ülke ve batı toplumlarındaki dönüşümlerin yaşanmadığı bir toplumda tarımda modern tekniklerin uygulanması elbette kolay olmayacaktır. Bu bakımdan Ahmet İsvan’ın kitabı dönemin gerçekliklerini ortaya koyarak o yılları daha iyi anlamamızı sağlıyor.

Türkler, Türkiye ve İslam - A. Yaşar Ocak

Dinlerin insan ve toplum hayatına yön verdiği, toplumsal hayatın birtakım kurallarını koyduğu, kutsallar ile insan yaşamına sınırlar çizdiği, ekonomik ve siyasi düşünceleri etkilediği hem tarihi hem de sosyolojik açıdan kabul edilen bir olgudur. İslam, Türklerin onu kabulüyle beraber hem milli kimliğin ayrılmaz bir parçası olmuş hem de tarihi süreç içinde kurulan devletlerin siyasetini belirlemiş, toplumu bir arada tutmuş, kültürel ve sosyal hayatın şekillenmesinde en büyük etkenlerden biri olmuştur. Özellikle Osmanlıların İslam’ın batı karşısında savunucusu ve koruyucusu tavrı ve diğer İslam ülkelerinin önderi konumu, adeta tarih boyu devam edecek bir misyonu üzerimize aldığımızın görüntüsünü vermektedir. Batının birçok alanda ileri olduğu gerçeğinin kabulü ve cumhuriyete doğru giden yıllarda dini kimlik sorgulanmaya başlanmıştır. Cumhuriyet rejimiyle beraber yönetici elit İslam’ı kamusal alanın tamamen dışına çıkarmıştır. Ancak bu durum dini değerlere sıkıca sarılan toplum yapısıyla uyuşmamış ve halk ile yönetici kesim arasında kopukluğa neden olmuştur. Aradan yaklaşık yüz yıl geçmesine rağmen İslam’ın toplum hayatındaki rolü ve milli kimlikteki yeri gibi konular toplumun farklı kesimlerinde tartışma konusu olabilmektedir. Bu konuda yaşanan açmazların en önemli nedeni ise İslam’ın tarihi perspektif içinde Türklerce kabulünden bu zamana kadar geçen süre zarfında birey, toplum ve devlet üzerindeki etkileri ile zaman içinde yorumlanışının bilimsel zemine oturtularak tartışılmayışıdır. Ocak’ın bu kitabı bu boşlukların doldurulmasına büyük katkı sağlamakla beraber bu alanda atılacak adımlara da yön gösterir niteliktedir.